9월 30, 2015 Live from the road

Bayramiç - Çan

Reported by Devarupi Buczkowska, Ondřej Mocný 90.0 km

To honour the country's spirit we observed a few minutes of silence in the mosque.

Ülkenin ruhu için bir camide sessiz bir anımız vardı.

And then we went for breakfast.

Sonra kahvaltı yaptık.

Into a small local restaurant. The only one that was opened at this early hour.

Küçük bir lokanta bu saatte açıktı.

Our route continues through a scenic countryside.

Yolumuz, güzel doğanın içinden geçiyor.

On the way many refreshing water springs.

Yolda, sık sık bir su kaynağı bulduk.

Approaching the village of Evciler.

Evciler köyüne yaklaşırken.

The first ones to greet us were local reporters eager to learn about the Peace Run.

Bizi ilk olarak yerel gazeteciler karşıladı.

Our police escort also presented itself as a part of the team.

Jandarma takımımızın parçası gibiydi.

The farmers are now busy with harvesting.

Çiftciler bugünlerde hasat yapıyor.

In the yard of the village school in Evciler we were enthusiastically greeted by these charming ladies.

Evciler okulundaki bu kadınlar bizi heyecanla karşıladı.

And the kids were also curious who we are and why we run with the torch.

Ve çocuklar da merak etti ki biz kim ve nereden geliyoruz.

For the record.

Tarih için.

Despite cold weather we received a warm reception.

Soğuk havaya karşı insanlar içten ve sıcaktı.

A talented young singer.

Kabiliyetli genç adam.

Peace is in the heart of everyone...

Her kesin kalbinde barış var.

"We want to join you..."

"Size katılmak istiyoruz..."

Running from continent to continent.

Kıtadan kıtaya koşma.

We appreciate your hospitality and your readiness to become members of our team.

Konukseverliğinizden çok hoşlanıyoruz.

Thank you "Şehit Osman Özkan Ortaokulu" for the warm welcome.

Şehit Osman Özkan Ortaokuluna teşekkür ederiz.

A quick football match before we depart.

Çıkmadan önce kısa bir futbol maçı yaptık.

"Good bye and thank you for coming!"

"Hoşçakalın ve görüşürüz."

Narrow streets.

Büklüm yollar.

Our route brouht us to a land of shepherds at the foot of the holy mountain Ida where in ancient times there lived a boy named Paris. Unaware of his true origin he spent his days among goats as a simple villige boy.

Yolumuz, çobanın yerine bizi getirdi. Kazdağında yaşayan basit bir köy adamının ismi Paris di. Gerçeği bilmeden köy adamı olarak hayatını yaşadı.

Because of the prophecy at the boy's birth that he would bring about the destruction of his homeland, his father, Priam - the king of Troy, ordered to kill the child. Unable to do it, the shepherd entrusted with this cruel task took the boy home and raised him as his own.

Kehanete göre Paris Troia yok edecekti. Bundan dolayı, Troia kralı onu öldürmek istedi. Ama çoban onu öldüremezdi ve kendi çocuğu gibi onu yetiştirdi.

Nowadays the picturesque slopes of the Mount Ida are protected as "The Kaz Dağı National Park".

Bugünlerde İda dağı, Kaz Dağı Milli Parkı parçası olarak korunmuş.

The scenic cascades of waterfalls invite to take a rest ...

Güzel bir şelale bizi dinlenmeye davet ediyor.

And to have a picnick.

Veya pikniğe davet ediyor.

And it was here on the slopes of the holy Mount Ida that the very first beauty competition in the world took place. Three godesses, Hera, Athena and Aphrodite entered the competition. Paris, the prince of Troy, aware already of his true origin, was entrusted with the job: to judge which one was the most beautiful. The prize for the winner, a golden apple, went to Aphrodite who in exchange helped Paris to win the heart of the beautiful Helena.

İda dağında dünyadaki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdeyiz. Üç Tanrı Hera, Athena ve Afrodit yarışa girdi. Troianın prensi Paris, kimin en güzel olduğuna karar vermeliydi. Afrodit yarışı kazandı ve bundan dolayı Paris'e yardım etti. Afrodit Paris'e, güzel Helena'yı hediye etti.

The problem was that Helena had already a husband, the king of Sparta. He never accepted her abduction by Paris and the Troyans and chased them until the city was ruined.

Ama Helena zaten Sparta'nın kralıyla evliydi. Böylece Troialılara karşı savaş başladı ve 10 yıl süren savaştan sonra Troia yok edildi.

Usually water is coming out of those caves, but last winter was very dry and presently the water level is low.

Normal şekilde bu mağaralardan su çıkıyor, ama son kış kuru idi.

So we could climb up to the caves and take a picture. Murat, our bus driver, is holding the torch.

O zaman orada fotoğraf çekemeyebilirdik. Sürücümüz Murat meşaleyi tutuyor.

And a foto with our luxury Peace Run bus.

Lüks "Barış Koşusu" otobüsüyle bir fotoğraf.

Traditional hot lentil soup for lunch.

Mercimek çorbası koşucuyu ısıtır.

Nature here continous to suprise us with its beauty.

Buradaki doğa bize daima süpriz yapıyor.

Entering Çırpılar, another village in the hills.

Başka tepelerdeki köy olan Çırpılar'a giriyoruz.

The children and the teachers from the village school were waiting already on the main square. The weather was cold and unfortunately we came quite late.

Köydeki çocuklar ve öğretmenler bizi çok bekledi. Hava soğuktu ve maalesef biraz geç geldik.

Kids greeted us most enthusiastically.

Çocuklar çok heyecanlı bir karşılama yaptı.

Pure joy!

Sevinç!

Amazing how quickly and easily you can find peace within yourself!

İçinde ne kadar hızlı barış bulabilirsin!

We appreciate your most enthusiastic welcome! Certificate of Appreciation to Mr. Mayor and Mr. school director.

Çok heyecanlı bir karşılama! Muhtar Bey için ve okulun Müdürü için Teşekkür Belgesi.

Thank you Çırpılar!

Teşekkürler Çırpılar!

Statue of Atatürk can be seen in most towns in Turkey.

Ulu önder Atatürk'ün heykeli Türkiye'de sık sık görünebilir.

A glass of tea is always welcome.

Çay daima keyifli.

It creates this uniqe atmosphere to feel warm and cosy even if it's cold and rainy.

Dışarıda soğuk ve yağmurlu olabilir, ama çay özel bir atmosfer yaratıyor.

It is apple time. Mr. Mayor is also taking care of fruit production here.

Elma zamanı. Muhtar bey meyve kooperatif başkanlığı da yapıyor.

"Thank you! Enjoy our apples!"

"Teşekkür ederiz. Elmalar çok güzel."

A trully joyful road to run. Murat joined for a few steps.

Gerçekten keyifli bir koşu. Murat da birkaç adım için bize katıldı.

Even Cemel, our police escort, jumped out of the car and dispite his 100 kg weight + 6 kg shoes and the 1,5 kg gun, he took the torch and ran for 1 km uphill.

Hatta eskortumuz Cemal Bçvş da arabadan atladı. Kendisi 100 kg, 6 kg ayakkabı ve elbiseler ve 1.5 kg tabanca, ama meşaleyle 1 km beraber bir tepeye koştuk.

Turkish dancing (more like just swinging and moving hands actually) to warm up while waiting for the runner.

Koşucuyu beklerken Türk dansları. Ankara havası.

The last steps of the day and we reached Çan. Another great day in Turkey is over!

Son adımlar ve Çan'dayız. Türkiye'de bir gün daha bitti!

Torch carried by
Anna Khimchinskaia (Russia), Apaguha Vesely (Czech Republic), Berna Kayacık (Turkey), Devarupi Buczkowska (Poland), Dzhanara Niazova (Kyrgyzstan), Martina Šimoníková (Czech Republic), Milan Javornický (Czech Republic), Mustafa Kayacık (Turkey), Natalia Soldatova (Russia), Ondřej Mocný (Czech Republic), Veljko Antic (Serbia), Vladyslav Bilokryl (Ukraine).  
Photographers
Apaguha Vesely, Veljko Antic
The torch has travelled 90.0 km from Bayramiç to Çan.

Latest reports from Turkey - 2019

view all

Latest reports - around the world:

view all